Bir gün Bodrum’a göçtüm ve hayatım değişti.
Yokuşbaşı’ndan Bodrum’u gördüğümde gözlerim irili ufaklı tekneleri seçti. Limana geldiğimde ise boy boy tekneler karşıladı. Kıyıda yorgunluk çayımı yudumlarken limanın sakinliğinde süzülen teknelere bakıp düşlere daldım, enginlere açıldım. Sonrasında o güzelim ve birbirinden çekici teknelerin peşine düştüm. Uzunca bir zamanımı liman ve deniz, İçmeler ve atölyeler, ustalar ve gemiciler, tekneler ve sahipleri arasında geçirdim. Ulaşabildiğim belgeler ve sözlü tarih çalışmalarıyla Bodrum’daki tekne üretiminin başlangıcına, gelişimine, Türkiye ve dünyadaki önemi ve tekne tiplerinin ayrıntılarına ulaştım.
Turistlerin birçoğu ve yerlilerin bir kısmı için gemi, tekne, kayık, Bodrumlular tarafından “gayık” olarak adlandırılan, biraz kendinden emin ve konu hakkında bilgili gibi duranların gulet dediği teknelere, tiplerine göre farklı adlar verildiğini fark ettim. Ardından, limandan guletlerin yanı sıra aynakıçların, tirhandillerin, piyadelerin, biraz aşina gözler için de bodilerin, çırnıkların, aynacı sandallarının var olduğunu gördüm.
Bodrum’un Gayıkları sizlere Bodrum’da tekne üretiminin nasıl ve ne zaman başladığını, neden ve nasıl geliştiğini, geçirdiği aşamaları ve günümüzdeki durumunu anlatırken sizlerin de limandaki tekne türlerini ayırt etmenizi sağlayacak.
Bodrum’un Gayıkları‘nın Bodrum Deniz Müzesi Yayınevi’nin ilk kitabı olması, benim için büyük bir mutluluk. Bu kitabın müzeye, yeni yayınevinin de Bodrum’a çok yakıştığını düşünüyorum.
Kitabın hazırlıkları sırasında konuştuğum, bilgi aldığım, atölyelerinde ağırlandığım tüm ustalara, bilgilerini ve arşivlerini esirgemeyen Bodrumlulara, yazım aşamasına destek olan arkadaşlarıma, dostluğunun yanı sıra editörlüğümü üstlenip dört yılı aşan süreçte her zaman imdadıma koşan İzzeddin Çalışlar’a, maddi ve manevi destekleriyle yanımda olan kahramanlarıma teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun.
Saner Gülsöken